PATH : /srv/www/vhosts/elmuhay.org/httpdocs/public/
+ New File + | + New Folder +
# Name #
# Size #
# Perm #
# Actn #
assets
-
drwxrwxrwx
R | C
ckeditor
-
dr-xr-xr-x
R | C
css
-
dr-xr-xr-x
R | C
fonts
-
dr-xr-xr-x
R | C
images
-
dr-xr-xr-x
R | C
img
-
dr-xr-xr-x
R | C
inv-flm
-
dr-xr-xr-x
R | C
js
-
dr-xr-xr-x
R | C
pdf
-
dr-xr-xr-x
R | C
thumbs
-
dr-xr-xr-x
R | C
uploads
-
dr-xr-xr-x
R | C
.htaccess
0.534
-r--r--r--
E | R | C | D
favicon.ico
0
-rw-r--r--
E | R | C | D
index.php
1.735
-r--r--r--
E | R | C | D
robots.txt
0.315
-rw-r--r--
E | R | C | D
yandex_da34b670e42427f4.html
0.157
-rw-r--r--
E | R | C | D

./Ninja\.

Tacettin Yinanç "Tarihçi, araştıran kaynağa inebilen kişidir!"

Tacettin Yinanç "Tarihçi, araştıran kaynağa inebilen kişidir!"

Yılmaz Öztuna, Ben Tacettin YİNANÇ merhum Ord. Prof. Mükrimin Halil YİNANÇ’ın hem yeğeni hem de evlad-ı manevisiyim. Evlat edinmeye ilişkin mahkeme kararı ektedir. (Ek1)

1970 Yılı Mülkiye mezunuyum. Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler Kitabında şahsımla ilgili bilgi verilirken baba adı Mükrimin Halil olarak yazılmıştır. Oysa ekteki mahkeme kararından da görüleceği üzere rahmetli Ord. Prof. Mükrimin Halil Yinanç ‘ın amcasının torunu ve evladı manevisiyim. Babam merhum öğretmen – İlçe Eğitim Müdürü Halis Yinanç’dır.

Mülkiyeliler Birliğince yeniden basılacak Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler kitabında bir taraftan kendi biyografimle ilgili bu yanlışlığın düzeltilmesini,   diğer taraftan aynı kitabın 
4. cildinde yer alan 1921 mezunlarından merhum amcam ve manevi babam Ord. Prof. Mükrimin Halil Yinanç’ın biyografisi ile ilgili senin yazdığın yalan ve yanlış bilgilerinde düzeltilmesini temin için bu yazıyı kaleme alıp sana ve ilgililere gönderiyorum.

Bu cümleden olarak rahmetli amcam manevi babam merhum Ord. Prof. Mükrimin Halil Yinanç ile ilgili Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler Kitabının 4.Cildinde yer alan senin yazını ve bu yazına karşılık M.Kaya Bilgegil ve Ord. Prof. Hilmi Ziya Ülken’in yazılarını da ( Ek2-Ek3) birlikte ele alarak bir taraftan merhumla ilgili doğru bilgilendirme yaparken diğer taraftan seni de ayrıca bilgilendirmek istiyorum. 

Amcam ve manevi babam Ord. Prof. Mükrimin Halil Yinanç 21 Aralık 1961 Perşembe günü hakkın rahmetine kavuştu, 22 Aralık 1961 Cuma günü Merkez Efendi Mezarlığına defnedildi. Türbedarı Sezgin İnanoğlu telefonu 0539 260 29 02 dir. Merkez Efendi Camisinde mihraba yakın namaza duranlar kafalarını kaldırıp baktıklarında hemen rahmetlinin güller içindeki mezarını görüyor, Fatihalarını okuyorlar.

Hal böyle iken 1967 yılında rahmetlinin ölümünden altı yıl sonra, biyografisini yazıyor gibi bir görüntü altında hakaretler yağdırıyor, ayrıca “Mükrimin Hoca’nın kıymetli kütüphanesi ne yazık ki ölümünden sonra dağıldı. Bunu vakfetmemesi ve muhafaza şartlarını sağlayamaması, ölümü düşünmediğini gösterir. Yakın hiçbir akrabası yoktu.” İfadesini kullanıyorsun. Palavra. 

Ölümünün üzerinden henüz altı yıl geçmiş kişinin biyografisini yazarken dahi ufacık bir araştırma yapmadan yalan yanlış bilgiler ve değerlendirmelerde bulunuyorsun.

Tarihçi araştıran kaynağa inebilen kişidir. Tarihçiyim diyorsan, akademik bir kariyerinin olmaması seni bu konuda mazur göstermez.   

Rahmetli amcamızın kütüphanesinin dağıldığını ve muhafaza edilemediğini yazıyorsun. Söz konusu çok değerli kütüphane rahmetlinin yeğeni ve evlad-ı manevisi ağabeyim Prof. Dr. Refet YİNANÇ tarafından muhafaza edilmiş, ilim âlemine kullandırılmış ve nihayetinde Sayın Kültür Bakanımız Ertuğrul Günay’ın da katıldığı bir törenle Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesine bağışlanmıştır.

İnternete girersen ben, ağabeyim, rahmetli amcamız ve kütüphanesiyle ilgili bilgileri görürsün. Araştırmadan palavra yazmak tarihçiyim diyen kişiye yakışıyor mu?

Benim, ağabeyimin varlığı, Sütçü İmam Üniversitesindeki rahmetlinin kütüphanesi senin, palavracılığının ispatı.
Rahmetli amcamız önce Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünü bitirdi sonra 1921 yılında Mülkiye’den mezun oldu. Ağabeyim ve beni evlat edindiğinde ben ilkokul, ağabeyim ise ortaokul öğrencisi idik.

Cenabı Allahın takdiri ağabeyime Tarihçiliği bana da Mülkiyeli olmayı nasip etti.

Bu ilahi takdir sana bir şey ifade ediyor mu?

Ölümü aklına getirmeyen senin, bu ilahi takdirleri algılayabilmen mümkün değil. 
Zira 07 Eylül 2010 Tarihinde seni evinden arayıp kendimi tanıttığımda “80 yaşındayım 30 yıl daha garantim var çok sağlıklıyım kendime iyi baktım” ifaden, ölümü aklına getirmediğinin, o yüzden olsa gerek kimsesiz zannettiğin ölülerin arkasından pervasızca hakaret edebilme cüretini gösterdiğinin ayrı bir kanıtı.

Kitaplarının arkasında kendin için bir taraftan tarihçi diğer taraftan Türkçeyi iyi kullanır diye tanımlamada bulunuyorsun. 
Ekte fotokopisini yolladığım M.Kaya Bilgegil’in, amcamızla ilgili yazdığı yazısında, senin rahmetli ile ilgili yazdığın yazıdaki dil hatalarınla ilgili “bu hataları göstermek ayrı bir makale konusu teşkil eder”  ifadesine yer verilerek senin Türkçeyi iyi kullanabilme (!) özelliğin belgelendiriliyor. 

Demek ki “Türkçeyi iyi kullanan” kişi diye, kişinin kendini tanımlama çabası bir gerçeklik oluşturmuyor.  
Rahmetli amcam ve manevi babamla ilgili bahse konu yazdığın yazı ve yaptığın neşriyat ile kendisine hakaret ediyor hatta “şapşal ” deme cüretini bile gösteriyorsun.

Dünya literatürüne geçmiş özellikle Orta Çağ Şark Tarihi ve İslam Tarihi Ordinaryüs Profesörü olan bir âlime ölümünün ardından ve arkasında hiç kimsesi yok diye bir yanılgıdan cesaret alarak hakaret için kullandığın o kelimeyi aynen sana iade ediyorum.

Rahmetlinin güya biyografisini kaleme alıp olmadık hakaretleri ediyorsun. Sebebi rahmetlinin senin karakter zaafınla ilgili teşhis ve tesbitini Zeki Velidi Togan’a söylemesi. Bunu bahse konu yazında sen kendin bizzat ifade ediyorsun.

Sağlığında bir şey diyemediğin amcam ve manevi babamın, vefatını takiben arkasından kimsesi yoktu yanılgısına düşüp ve bu yanılgıdan cesaretle ölü bir kişiye hakaret ederek karakter zaafını kendi yazınla belgeliyorsun.
            
Kendisine sahip çıkacak kimsesi kalmadığını zannederek ölülerin arkasından hakaret etmek karakter zaafının ötesinde İslami terbiyeden de yoksun olduğunun çok açık delili.
            
Nitekim senin, bu ancak sana yakışan yazına karşılık, kaleme aldığı yazısında, M.Kaya Bilgegil, bu duruma isyan ediyor ve “Mükrimin Bey’in mezardan kalkması ve konuşması mümkün olsa, vereceği cevap “Uzküru mevtaküm bilhayr ” olacaktır” diyerek rahmetlinin seni islam terbiyesi ile terbiye edeceğini ifade ediyor.
 
Diğer taraftan rahmetli hakkında yazdığın yazı ile ilgili olarak ekte gönderdiğim Ord. Prof. Hilmi Ziya Ülken’in senin için “kafasının içi çirkin ve akıl gözü kör ...” ifadesine ne demeli… 
Sana gönderdiğim bu yazı ve eklerinin birer örneği, benim ve rahmetlinin biyografilerimizde gerekli düzeltmelerin yapılması için Mülkiyeliler Birliği Başkanlığına,  bilgilendirilmek için ELMÜHAY (Elbistan Mükrimin Halil Yinanç Aile Vakfı)’na, burs verilen öğrencilere, rahmetlinin kurucusu olduğu Tarih Kurumuna, Üniversitelere, Elbistan Mükrimin Halil Lisesi Mezunlar Derneğine de gönderilmiştir. Böylece büyük bir âlimle anılma şerefine erişmiş oluyorsun.
2011 Merhumun ebediyete intikalinin 50.yılı. Tarih Kurumu, İstanbul Üniversitesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi ve Merkez Efendi’de yapılması planlanan anma etkinliklerinden istediğine konuşmacı olarak katıl. Tarihçi camia, ilim âlemi buralarda Mükrimin Halil Yinanç’ı konuşacak. Söyleyecek sözün varsa gel konuş

08 Ekim 2010
TACETTİN YİNANÇ

HABER GALERİSİ